Özdemir asaf sözleri

Özdemir Asaf Sözleri
Özdemir Asaf Sözleri

Özdemir asaf sözleri: Ben birini sevmiyordum. O da beni sevmiyordu. Bir gün bir yerde randevulaştık. Ben gitmedim. O da gelmedi.

Anı bahçelerinde üşümek sıcaktı.

Ben ölseydim, o belki ağlardı. Ama o ağlasaydı, ben ölürdüm.

Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.

Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır… Harcayacaksın!

Bugüne en uzak gün, dün.

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,

Birinciliği beyaza verdiler.

Damla biraz daha küçük veya büyük olamayacağı gibi ben de biraz daha şöyle biraz daha böyle olamam.

Dünüyle ünlü insanlar bugün gün yüzü görmezler.

Evlilik, iki kişilik yalnızlıktır.

Gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu!.. Gelmemen büyük yalnızlığımı doldurdu…

Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil.

Gerçek değer; gelmesi boşluk dolduran değil gitmesi boşluk yaratan.

Kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o ama… Bozmadım.

Kendi bahçesinde dal olamayanın biri, girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor.

Ne derseniz deyin, heykellerin saçı yoktur.

Sevilenin yanlışı görünmez, sevilmeyenin görüntüsü yanlıştır.

Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil.

Yanına kadar koştuktan sonra, bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın koşma. Sana değil, bekleyene yazık olur.

Yaşamak için bırakılmış bir yön baktım, yoktu: Ben direnmek için elimden gelin yaptım.

Bir gün benden şikâyet ettiğin ne varsa, özleyeceksin!

Yanına kadar koştuktan sonra, bir adım daha atamayacaksan eğer; oraya kadar sakın koşma. Sana değil, bekleyene yazık olur.

Boşuna yorulma gönül, sadece sevmek yetmiyor.

Bir kadının alnı dudaklarından daha değerlidir çünkü dudaklarından dökülecek olan ‘seni seviyorum’ sözü, önceden alnına yazılmıştır.

Son isteğin nedir? Sorusu çok çok kolaydır, ilk isteğin nedir? Sorusundan. Çünkü o soruyu kimse kimseye soramadı korkusundan.

Gelmen bir iyiliktir diyecektim. Kapıyı hep başkaları açtı.

Beni benden çıkardınız beni benden aldınız. Göz görmeye görmeye bir uzağa bıraktınız. Kendime dönmeye artık çok geç.

İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde. Ben yürümeye başlayınca denizlerin üstünde karalarda koşanlar durup bana baktılar. Ben de gittim sığınacağım adaları birer birer batırdım.

Tek kişilik miydi ki bu şehir? Sen gidince bomboş kaldı.

Konuşmak susmanın kokusudur. Ya sus-git, ya konuş-gel, ortalarda kalma. Yalan korkaklığın tortusudur. Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.

İmkânsızları yaşamak mıdır sevmek, yoksa severken imkânsız mıdır yaşayabilmek?

Küçükken hayvanlarla konuşabilsem ne ilginç olurdu diye düşünürdüm. Meğer yıllardır iletişim kurabildiğim bir sürü hayvan varmış.

Beni öyle bir yalana inandır ki ömrümce sürsün doğruluğu.

Madem yalandı her şey, bıraksaydın öyle kalsaydı. Bana son yalanın “bende sevdim” olsaydı.

Benim sevdam ulu çam gibidir. Ne güzde yaprak döker, nede kışta boyun büker.

İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde.

Oysa ne çok ağladım ben bir damla yaş dökmeden.

Kim bilir kaç kişi ayrı yataklarda, birbirine sarılarak uyuyordur.

Aşk; iki kişinin sokak kavgasına benzer, çünkü ayıran hep bir yabancıdır.

Ne zaman nereye gitmedimse, hiç kimseyi de incitmesem de, konular birikti kendiliğinden; ben ne kadar biriktirmesem de.

Ölebilirim bu genç yaşımda, en güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim. Şimdi kavak yelleri esiyorken başımda, sevgilim, seni bir akşamüstü düşündürebilirim.

Bazen dayanmaktır sevmek; hayat nereden vurursa vursun ayakta durabilmek. Bazen yaşamaktır sevmek; soluksuz ciğer gibi sevgisiz kalbin duracağını bilmek. Bazen ağırdır sevmek; sevdiğine layık olabilmek. Ve bazen hayattır sevmek; birini çok uzaktayken bile, yüreğinde taşıyabilmek.

Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi ve aşk öyle haindir ki; nerde imkansız varsa gider onu sever.

Adının üstüne anılar koyma sen mezar değilsin. Anılar adının ardından gelsin sen duvar değilsin.

Ne para istiyorum ne de pul. Tek bir istediğim var, o da yalansız bir kul.

Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir. Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Ve sevecekse sevilen; o hayat her şeye bedeldir.

Ne an yaklaştımsa ittiniz ve ne zaman geldimse gittiniz. Siz hep büyük ve önce idiniz gerçekten öyle oldu önce siz bittiniz.

Kime sorsam, “Ben senin mutluluğunu istiyorum” dedi. Ne kastınız vardı mutluluğuma, anlamadım gitti.

Kolay mıdır bir anda her şeyden vazgeçip gitmek, yoksa her şeye rağmen gitmekten vazgeçip sevmek mi gerek?

Madem yalandı her şey, bıraksaydın öyle kalsaydı. Bana son yalanın “ben de sevdim” olsaydı.

Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Bu yılan doğadaki yılandır, toplumdaki değil. Yanlış anlaşılıyor.

Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır. Harcayacaksın!

Kendine gel! Seni orada bekliyorum.

İki seçeneğin var; ya kal, ya gitme!

Beni yokluğunla savaştırma, kaybederim!

Yaşamak değil, beni bu telaş öldürecek.

Makyajı akıyor… Farkında mısın herkes gibi oluyorsun.

Mutlu edemeyeceksen meşgul de etmeyeceksin.

Gelmesen önemli değil, Gelsen önemli olurdu.

Her korkan kaçmaz, Ama her kaçan, korkaktır.

Ne zaman imkansızı seversen, İşte o zaman gerçek seversin.

kedi maması
Bir kelimeye bin anlam yüklediğim zaman sana sesleneceğim.

İnsanlar, insanların içerisinde, insana hasret yaşarlar.

Bakarken kıyamamak mı yoksa baktıkça doyamamak mıdır aşk!

İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde. Ben yürümeye başlayınca denizlerin üstünde karalarda koşanlar durup bana baktılar.

Benim en sevdiğim söz, senden duyduğum bendir.

Sil ağzının kenarını, yine gülüşünden cennet akıyor.

Herkes fazlasıyla sevmiş, ben eksikleriyle de sevdim oysa.

İnsan parasını kaybedince fakir, özgürlüğünü kaybedince esir, aşkını kaybedince şair olurmuş.

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.

İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri , yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?

Düşümde aşk ile karşılaştım. İnsanı arıyordu. Uyandım, insan ile karşılaştım. Aşkı arıyordu.

Bekle dedi, bekle dedi gitti ben beklemedim, o da gelmedi. Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi.

Yaşamak, ilkin sevgi ile sevmek ile başlar, doğumla, doğmakla değil. Yaşam da sevgisizlikle biter, ölümle, ölmekle değil…

Onun güzelliğini herkes görüyorsa o bence az güzeldir. Herkes biliyorsa o bence hiç güzel değildir.

Dünyanın nüfusu ikiye bölünüyor. Yarısı sen oluyorsun, yarısı ben. Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz, kimseye sezdirmeden…

Mutlu edemeyeceksen, meşgul de etmeyeceksin.

İnsanı bedenen ameliyat etmek için bayıltmak gerekir, ruhen ameliyat etmek için ise ayıltmak.

İnsanlar gelmeleriyle boşluk dolduranları severler, gitmeleriyle boşluk yaratanlara aşık olurlar. Dün sabaha karşı kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı. Onu vurmaya gittim ve kendimle vuruştum.

Aşk; iki kişinin sokak kavgasına benzer, çünkü ayıran hep bir yabancıdır.

Artık benim mutluluk denen bir kavramım olmayacak. Daha mutsuz olmamak için…

Onun güzelliğini yalnız ben görüyorsam bu sevgidir. Yalnız ben biliyorsam bu aşktır. Hiç kimse görmüyorsa bu yalnızlıktır.

Bekle deseydin, gelmeyeceğini bilsem bile beklerdim.

Kaçmak istedikçe sana yakalanıyorum. Söndürmek istedikçe sana yanıyorum. Yenildim işte! Yine de seviyorum.

Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, dokunmaktan çok düşlemeyi. Ve aşk öyle haindir ki; nerede imkansız varsa gider onu sever.

Gerçek değer; gelmesi boşluk dolduran değil gitmesi boşluk yaratan.

Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir. Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Ve sevecekse sevilen; o hayat her şeye bedeldir.

Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor. Akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum.

Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç. Başka şehirleri özleyelim orada seninle. Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar ikimize yetmez…

Kendini bir şeye bölmesini bil. Bilmezsen, bir şeyi bilmesini bil. Onu da bilmezsen, anlatıyorum olan oluvermez, ölmesini bil.

Ne zaman nereye gitmedimse, hiç kimseyi de incitmesem de, konular birikti kendiliğinden; ben ne kadar biriktirmesem de.

Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş, sersem. Beni seni beklerken ölmem ki. Beklersem.

Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Bu yılan doğadaki yılandır, toplumdaki değil. Yanlış anlaşılıyor.

Önce büyük büyük düşündüm sonra büyük büyük yaşadım ne varsa onlar aldı şimdi bana küçük bir ölüm kaldı.

Ben sevmekten hiç borçlu çıkmadım.

Kirli ellerimiz daha temiz, temiz elli kirli gönüllerden. Ne dersiniz?

İki tür nokta var ; biri önüne ve ardına bakar , biri ardına bakmaz ardını noktalar.

Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır. Harcayacaksın!

Yazarın dilini sevmesi yeter. Şairin dilini sevmesi yetmez, ona saygılı olmalıdır ve de tutkun.

Ağlamak unutmak kadar kolaydır inan. Sevin ağlayabiliyorsan. Sevin ağlıyorsan. Gül ağlayabiliyorum diye, gül ağlıyorum diye sana bir şey yapamam ağlayamıyorsan.

Şu hayvan o kadar vahşî ki. Onun üstesinden ancak insan gelebilir..

Dost gerçekleri, düşman işine geleni. Deli ağzına geleni. Aşık içinden geçeni söylermiş.

Kolay mıdır bir anda her şeyden vazgeçip gitmek, Yoksa her şeye rağmen gitmekten vazgeçip sevmek mi gerek ?

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler.

Ağzında yalan varken konuşma!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz